ahmet keskinkılıç

Ayrıntıları veremiyorum
Siz sesi duymuyorsunuz benim baktığım her yer kırık
Memur oldum ve bu şiirimi kötü etkiledi, iddia bu
Kumbaralara paralar koydum bir şey olsun diye
Nasır çıktı ayağımda kimseye ben süleyman
Kahve bardaklarında ve salılarda
Tüylenmiş kazaklarda ve diğer ırklarda
Sesimde duyulmayan ne ise onda
Hayvan oldum, samsunlu oldum
Kirpiklerim bile döküldü benim
Dinamitlenen bir duvar içindi hepsi
Bilmek hayvanına bindim bilmek hayvanına
Kavgalar oldu kanım bile aktı benim
Bir kuş boşluğunda hırıl hırıl hatırlamak.

Ayrıntıları veremiyorum 2
Bir pankart olarak patlayan
Ertelenmiş ve düzgün paketlenmemiş bir istasyonda
Göz gözü görmüyor ama duyabilir dikkat ederse
Çivisi yeni çakılmış bir çift kundura için
Merdiven inerken çarpmamaya gösterilen azami gayret
Hakikatimi geri vermelisiniz çığlığında
Seyir defterine artık bakmak istemiyorum yazan bir kaptanın hissiyle
Tozu anladım, kimse başka bir şey demedi
Şeyi görüp başka bir şeyi görmeyenlere bir soru
Çağ boyunca kaç kere kanser?
Bir numaram yok ama 657.

Ayrıntıları veremiyorum 3
Üzerine gazete serili ama sizi duyabilir hâlâ
Sesin ölmeyeceğine inandırmış kendini
Kendini ve diğer insanların ellerini
Beni de anlasınlar diye bir çocuk
Kültablasını televizyona fırlatıyor.
Dudak bükümlerinde Fransız bir sabitlik
Yoruyor beni depremler, doğa olayları yoruyor
Nesneyim sen de nesne, herkes nesnesin
gerisi kabız bir sağırlık sadece.

Next

kırk altı | sude öztürk