berf çakmakçı
cebini kurcaladığım oldu benim
uyurken telefon kilidine parmağını getirdiğim
rüya tabirleri okumak
ne kadar sonundan başlatıyor her şeyin
seni arçelik bir buzdolabı sesinden
çakmağa basılı Turgut Uyar’a bakarken
gecikmiş bir peygamber gökten bize bakarmış
kimini iğne kimini inat mı yakarmış
acıyor onların sevinçleri hayvan kistleriyle
korkak bir but atıyor kesiğini fark edince
beyaz sünnet eteğim içinde
seni görünce:
aklım yırtık zihnim kara
pipim dikiş ruhum yara
İbrahim’den beri indirilmemiş
bir hayvan bak
pazarlığı Allah’la bitmemiş
tutacak kapan yoktu kaçmak için bileklerine
işlememekten kart ferç basılı tüylerime
sen kimseyi yüzüstü bırakamazsın
başını taşa koyar adline haşyetle bakarsın
hırıltın irkiltir senden akacak berrak kanı
bu defa başınla olduğun sünnet kanı
insan kanadı kulunç torbalarına
çok mevzili ve gizli şeyler taşırken:
gördüm seni ordaydın
dağ başında ulumaktaydın
kuyruğun kesikti gözlerin nemli
dişlerin kanlıydı gövden terli
bu iple gövdemi hanginiz sararsınız
sünnet derimi camiye hanginiz atarsınız