kaç zaman tutar bir babanın ölümü-hesapla
her sabah ve her akşam ayetler bilen
pantolonlar uzun ikibinler ve gazeteler içinde
ama en çok öldüğünde babadır bazıları en çok ölürken
bunları düşünüyorum siyah gömleğim ve sigaralarım
geniş binalarda kendime likörler açıyorum tuz kokuları
sanki yeryüzünde birer leke gibiyiz öylece duruyoruz
sanki yer yüzünde patlatılmış bir yarayız- kabuklu
topuklarıma inen kandan anlaşılıyor ne söylesem
boynum için muskalar yazdılar- allah’ı tanırlarmış
sakallarımı büyüttüler yüzüm aynalarda katlandı
tabutumdan kaçırdılar daha ölmeden buna şaştım
bana cinleri öğrettiler vakitlice onları öpmeyi
yine de konuştum babalar üstüne ölümün üstüne
inatla bir daha likör ve gül suları büyük odalarda
beni ayakta karşıladığım acıya alıştıran
imzalı kağıtlara serumlara oda numaralarına
ağzımı köpüklerine alıştıran saradan kaldı
durup durup düşündüğüm çingene ölüm