biliyorum, yeri değil ama
kapının önünde okyanus fikrini osman konuk’ a kaptırmayacaktık
topuklarımızda mermilerin fiyuv fiyuv.
sonra buraya şiirde yazılabilir:
bir şeyi yerinden bildirmekle ellerin arasında
artık çarpık kentleşilebilinir
yok zaman dar artık yok kredi kartım
kırmızı ışıklar ziyadesiyle kıracaktır
da sürerim ayak uzaklarını
öpüp gittiğinde şişhane yokuşunda bıçak çektiler
de lan de beni mi daha çok atatürk’ ü mü?
uzayın bir kalbi falan varsa
bulunduğumuz yer orası değildir
uzayın kalbini ve hekimlere neden pratisyenlik yeterli, dinledim
cerrah olmuyor lan bunlar,
bıçak indiğinde sonra; dinledim
uçmayan arabalar da var.
beni iyi dinleme uygun değilim
böbreklerim kalıcı değil benimle
ama hiç çocuk olmamış su terazilerinin aklında
sürekli eve dönemiyoruz her yer kar
ulan eve dönemiyoruz her yerde kar var.
seninle yeni yaşıma neydi o menekşe
istemediğin kadar çok istediğim
salçalı ekmekle olayların geldiği noktaya sadece.
aradığında kucağımdaydı nerdesin sorusu
cevapladım bana naber ne?
biz şimdi böyle alilerimizle seni ödevlere oturttuk
yaz çocuğum, böyle düşünme.
-ali erbil